Anne: Bir Çocuğun İlk Aynası

Anne: Bir Çocuğun İlk Aynası

Bebeklik dönemindeki bir çocuğun en önemli görevi ebeveynlerinin veya bakıcısının tepkileri aracılığıyla var oluşunu dış dünyaya onaylatmaktır. Bir bebek bunu yaparak yaşamaya değer bir varlık olduğuna işaret eden bir kendilik duygusu geliştirir. Çocukluğunda önemsenilmemiş, ihmal edilmiş veya tacize uğramış birçok danışanın problemlerinin ortak noktası, çocukluk dönemlerinde en derin duygularının/ arzularının ebeveynleri tarafından “görülmemiş” veya yok sayılmış olmasıdır( Linehan, 1993, Forgash,2008’de). Bir çocuğun içsel deneyimlerinin, içsel ihtiyaçlarının farkına varmak yani o ihtiyaçları “görmek” yeterli değildir.

Bir ebeveynin bu deneyimlerinden dolayı rehberliğe ihtiyaç duyan çocuğuna gördüklerini geri yansıtması ve böylece duygularını düzenlemeyi öğretmesi gerekmektedir. Örneğin çocuğunu doyuran bir anne onun temel ihtiyaçlarına karşılık veriyor gibi görünebilir. Ancak doyurma esnasında sergilediği sinirli ve saldırgan tutumlar çocuğa açlık hissetmesinin olumsuz ve öfkeyle karşılık bulan bir şey olduğu mesajını vermektedir.  Bu tip davranışlara art arda maruz kalan bir çocuktan açlık hissinin ve diğer bazı temel güdülerinin yarattığı gerilimi doğru bir şekilde düzenlemesi beklenemez.

Marshall ( 2006) çocukluğunda bu tip bir onaylanmadan mahrum kalmış bir hastadan bahsetmiştir. Danışan durumunu terapistine şöyle açıklamıştır: “ İçinde hiç ayna olmayan bir evde büyüdüğünüzü hayal edin…” Marshall aynalama davranışının önemine dair bronz bir heykel örneğiyle devam eder. Bronz heykel son derece güzel, çıplak bir kadına aittir ve elinde bir ayna tutmaktadır. Ancak aynada kadın yerine ne olduğu anlaşılmayan başka bir objenin yansıması vardır. Yani aynanın açısı kadına doğru değildir. Kadın eğer o aynaya bakarak kendini değerlendiriyorsa güzelliğinden veya gerçek benliğinden haberi bile olmayabilir.

Bu anlamda ciddi bazı patolojilerin organizasyonunun ebeveynlerin bu aynaları hangi açıyla tuttukları ile ilgili olduğu söylenilebilir. Örneğin narsistik bozuklukta ayna o kadar kişinin kendisine yakın duruyor olabilir ki arka planın veya narsistik kişiden başkasının yansımasına izin vermemektedir. Şizofrenide ise aynanın kendisi (hangi açıda olursa olsun) kırılmış olduğu için gelen yansımaların çoğu yanlış olabilir.

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.